30 Temmuz 2005

tebdil-i mekanda...

...her zaman huzur yoktur, sevgili okuyucular, aldanmayiniz... Ve endiselenmeyiniz, kaotik hissiyatlardan uzak durunuz, çünkü bilinçli bir seyyah olmanız için elimizden geleni yapıp, işin sırrını sizinle paylaşacağız. Sırrımız aslında çok basit, gayet basit bir matematik formulden geçiyor. Çarp topla ve işte sonuç. Bay Mantık'dan da zaten ne bekliyordunuz ki?

Efendim, formulumuze gecmeden once biraz eski bilgilerimizi tazeleyelim. Onceki derslerimizde gordugumuz gibi H, yani huzur katsayısı uc farklı durum arzedebilirdi. Bu arada neydi o ders diye sağına soluna bakınanları görmüyor değilim, mazeret uretmek yerine cozumcu olsunlar; dersi kaçıranlar kaçırmayanlardan alsın notları. Uc farklı durumumuz sunlar idi:

H > 0 -> :) -> Pozitif H, mutlu surat, huzurlu insan demek.
H < 0 -> :( -> Negatif H, mutsuz surat, huzursuz insan...
H = 0 -> :| -> Duz surat, "mal mode on" tabir ettigimiz ne akar ne kokar durumu.

Mevz-u bahsimiz "Tebdil-i mekan" yaklasiminin sayisal ifadesi ise su sekildedir:

H: Huzurunuz
H0: Ilk andaki huzurunuz
x: Tebdil-i mekan etmek için katettiğiniz mesafe
h: Anlık huzurunuz

olmak uzere

H = H0 + x.h

Daha açık olursak, ilk andaki huzurunuz olan H0 uzerine, gittiginiz yol çarpı anlık huzurunuz eklenir ve bu sekilde son huzur sayinizi bulursunuz. Burada x'i buyutmek maksimum huzura ulasmak icin yeterli gibi gorunmektedir, degil mi sevgili okuyucular? Aldanmayiniz. Cunku toplam huzurunuz doğrudan h'a, yani anlik huzurunuza baglidir ve h'a bagli olarak -ki h negatif de olabilir- gittiginiz yol arttikca daha da huzursuzlanmaniz da olasi. Cok yol gidersiniz ama h negatif oldugu icin, x.h'iniz negatiftir. Siz de basladiginiz huzur sayinizdan daha dusuk bir sayi ile kalakalirsiniz. Hatta bu durumda x'i arttirir, deli gibi yol yaparsaniz, bir bakmissiniz, pozitif olan toplam H'iniz negatiflere dusmus, size de olanlar olmus...

Simdi gelelim anlik huzur mevzuuna. h anlik huzur katsayisi asagidaki sekilde hesaplanmaktadir.

h: anlik huzur katsayisi
t: zaman ekseninde o an bulundugunuz nokta (milattan beri gecen sure, milisaniye cinsinden)

olmak uzere

h = fh(t)

fh fonksiyonunu ilerleyen derslerimizde gorecegimiz icin, simdilik sadece onun - sonsuz ile + sonsuz arasinda degerler donduren bir fonksiyon oldugunu bilmemiz yeterli sevgili okuyucular.

h anlik huzur katsayisinin pozitif ve negatif araliklarda tipki H toplam huzur katsayisinda oldugu gibi davranir. Huzurlu iseniz pozitiftir, degilseniz negatif...

Yani toplarsak;

H = H0 + x.h
H = H0 + x.fh(t)

ve ozetlersek;

anlik huzurunuz pozitif degilse, hiç b.k yemeyin, kırın poponuzu evinizde oturun. Mekan tebdil edecem diye yakacagınız benzinin parası cebinizde kalsın. Ya da... Yadasi sonra. Iste tebdil-i mekandan her dem huzur elde edebilmenin yolu budur sevgili okuyucular. Bu kadar basit. Artık gidebilirsiniz...

PS: Gun icinde zaten yazilmis idi bu yazi, gecenin gelmesi pek bir seyi degistirmedi yani. Gun boyu zaten "gargamel mode on" idi. Arzederim.

25 Temmuz 2005

Kedinizin Köşesi

Aşağıdaki yazıcık 22 Temmuz tarihli Leman'dan, Behiç Pek imzalı... İlk okuduğumda bana buralarda, daha dogrusu komsularda boy gosteren bir arkadaşı hatırlattı, stil olarak. Bakalım sizde de aynı his oluşacak mı, sevgili okuyucular ;)

Soru: Hocam, hani varlık var, büyük oluyor, saçlı oluyor, kuyruk saçaklı. Normal yürüyor, tak tuk ayak ses oluyor. Oysa kendim yürüyorum, kulakları yönlere çevire çevire dinliyorum, kedide tepinse ayakses yok hocam. Bu nasıl? Bir ne bu? Nasıl yaparım ayakses?
Rumuz: Helecan

Cevap: Yavrum at söylüyorsun sen. At'ta altta pabuç var matel gibi sertten yapılmış. Kedide pati yastıklı yavrum. Yastıkta adam uyur, kadın uyur. Yere kedi basması yoksestir. Varses av kaçırır. Kıvır patini, vücüdünü döndere döndere uyu yavrum. Dimağdan fare seyret uyurkan...

24 Temmuz 2005

İşe motosiklet ile gidin.

Dikkat ettim de, genelde hep ingilizce olmuş başlıklarım. Hoş değil. Tam "Ride to work" yazıyordum, değiştirdim.

Evet sevgili okuyucular, gavurun böyle bir günü var, "İşe motosikletle gitme günü". Her sene "Temmuzun üçüncü çarşambası"nda kutlanıyor ve bu sene 14.sü gerçekleştirildi.

Nedir amaç? En başta trafikte motosikletlerin varlığına medyanın dikkatini çekmek. Bu sayede haber bültenlerinde iki satır da olsa yer almak önemli birşey. Daha, dörtteker sahiplerini motosiklet kullanımına özendirmek. Trafik yoğunluğu ve park sorunları ikitekere uzak konular malum. Daha daha, motosiklet kullanıcıların kimler olduğu konusunda yaygın olan kanının altını çürütmek. Bizde pek yok ama, chopperci-serseri-kocaman abiler değil motosiklet kullanıcıları. Zaten bizde chopper'cilar Amarika'dakilerin aksine serseri, çulsuz falan degil, makam mevki sahibi, cok parali, az poser abiler. Neyse bu biraz ince bir mevzu zaten. Ya da efendime soyleyelim, bizde daha yaygın olarak görülen -ya da duyulan- racing'ler demek değil motosiklet. Hayatın tadını ıskalamak istemeyen, aklı fikri başında -hatta belki biraz da fazla- insanların da tercihi bu alet.

Ben bu günlerde -sanırım- işsiz olduğum için ıskaladım ama, olayın güzelliğini biraz geç de olsa paylaşmamak olmaz.

Mümkün olduğu müddetçe işe motosiklet ile gidin ki;
- Sabah ve akşam trafiği nedeniyle yükselen günlük sinir katsayınız normal seviyelerde dolaşsın, bu sayede başka şeylere sinirlenebilin :p
- İşe gidiş geliş saatleri sizin için günün en eğlenceli saati haline dönüşsün.
- Aylık benzin masrafınız azalsın.
- ve daha şimdi burada saymayacağım, motosiklet kullandığınızda oluşan artı değerlerin hepsi sizin olsun... Nelerdir bu değerler, bu ayrı bir oturum konusu. Evet tesekkur ediyoruz, buraya kadar okuduğunuz için. Siz çok iyi bi insansınız. Valla...

23 Temmuz 2005

I need you...

"...to light the fire of my soul" demişler... Müziğin sustuğu an işte o andır sevgili okuyucular.
Bir de kanatlı olanı var, o da görülmeye değer...

16 Temmuz 2005

X5

Hep derim, ben hızı degil, hızlanmayı, ivmeyi seviyorum diye. Yüksek sürat mı ivme mi, hep ivmedir galip gelen keyif yönünden. Yuksek ihtimalle de enduroculugun getirdigi birsey. Malum cogu enduro hem kapasite olarak, hem de ergonomi yönünden yuksek surat ile gitmeye uygun bir motosiklet degildir.

Mevz-u bahis bu ivmelenme hissi en çok kırmızı ışıklarda yaşanır. Hem kırmızıdan yeşile geçen ışıkların psikolojik etkisi, hem kırmızı ışık sonrasında genelde önünüzün müsait olması... Ayaklar yerde hafif geriye dogru kıvrık, drag yarışlarında görülüp öğrenilmiş pozlarda kalkar; bir, ki, üç derken 130-140'u görürsünüz, dört boş geçer, beş ile normal sürate inersiniz. O sırada aynadaki tingir mingir dörttekerler de pek bir sevimli görünürler...

İşte normalde aynada tingirdamasi gereken dört tekerlerden sonradan dört çeker olduğunu öğrendiğim bitanesi elimize bir verdi sevgili okuyucular, görmeliydiniz. Farketmemistim oyle bir arac oldugunu, ben gene öyle orta kararda kalkıp oyun oynayacaktım kendi kendime. İkinci viteste baktim ki, solumdaki aracın burnu beni gecmiş bile. Megersem ışıklarda dururken arkadaş beni gozune kestirmiş. Ben de öyle biraz gevşek alınca, vınn. Hemen tek-el-ile-kullan-ben-zaten- oylesine-gidiyordum- bakina-bakina moduna gecip karizmayı en az çizikle kurtarma yolunu seçtim. Önümde uzayıp giden abiyi de takdir ettim...

13 Temmuz 2005

Strings...

Filmlerde ölüm sahneleri -özellikle ölecek kişi bikaç kelam eder de, öyle giderse- çok etkilemiştir beni. Geçen izlediğim Strings'de ise cenaze töreni denebilecek seremoniye takildim.

Kuklalar bunlar. Ucu görünmeyen, taa yukarlarda bir yerlere bağlı bir sürü ipleri var. Olur da bu iplerden birine bişi olursa, o ipin ucundaki organ işlemez hale geliyor. Tam kafalarının ortasından çıkan ise baş ipleri, şah damarı gibi birşey. Kukla savaşçılar birbirilerinin baş iplerine saldırıyorlar ki, kesin sonuç alabilsinler.

Her biri tablo gibi süper görüntülerin yanında, kukla olmanın getirdiği birçok ilginç detay var filmde. Organ nakli, hapisaneler, kapılar, bebek kuklanın doğumu, kuklaların aşık olmaları... Şöyle bir webi var filmin, şöyle de bir broşürvari pdf'i...

Neyse, buraya kadar maddeci Taner'in gözlemleri, mekanik şeyler... Film biraz ağır da olsa ilerliyor, olaylar gelişiyor, ve bir yerde esas kuklanın kızkardeşi ölüyor. Filmin kötü kuklası baş ipini kesiyor çünkü.

Törelerine göre bir cenaze töreni düzenliyorlar. Kukla kızı bir sal üzerinde, çiçeklerle donanmış bir şekilde iskeleden suya salıveriyorlar. Kaşlarının üstünden çıkan ipleri ve baş ipi kıyıdaki kardeşinin elinde. Sal yavaş yavaş kıyıdan açılıyor ve kızın ipleri abisinin parmaklarının arasından usul usul kayıyor. İpler akıyor akıyor ve nihayetinde tükeniyor.

Kız kardeş son yolculuğuna başlıyor. Geride kardeşi ellerinin arasında akıp gitmiş öylece kalakalmış abisi...